23 Ağustos 2011 Salı

FIKRALAR

FEN BİLGİSİ
Babası okuldan dönen oğluna sormuş:
— Bugün okulda ne yaptınız?
— Fen Bilgisi dersinde deney yaptık.
— Peki, yarın ne yapacaksınız?
—Deneyde yıkılan duvarı yapacağız babacığım.

ET
Abisi kardeşine matematik dersi anlatıyordu:
— Bir et parçasını dörde ayırırsam elimde kaç parça et olur?
— Dört.
— Sekize ayırırsam?
— Sekiz.
— Peki, sekiz yüze ayırırsam?
— Onda bilemeyecek ne var, tabiî ki kıyma olur abi…


BENİ BULAMAYACAKSINIZ
Memur, patronuna giderek şöyle der:
— Zam istiyorum efendim… Yoksa peşimde koşuşturan üç şirket var ve yakında beni bulamayacaksınız, bilesiniz.
— Hangi şirketlermiş onlar?
— Hangi şirketler olacak: Elektrik şirketi, doğalgaz şirketi ve su şirketi.

YEMEK
Öğlen saatlerinde yolda iki cimri karşılaşmışlar. Biri diğerine sormuş:
— Merhabalar dostum. Herhâlde yemek yemediniz değil mi?
— Maalesef yedim.
— Tüh!.. Ben de size yemek ikram edecektim.
— Gerçekten yazık oldu. Siz de her halde yemek yediniz değil mi?
— Hayır yemedim.
— Aman ne yazık, ben de size kahve ikram edecektim... Bu durumda sizin aç karnına kahve içmeniz mümkün olmayacak.


TAM ZAMANINDA
Cimri bir adam rüyasında ahbaplarına bir ziyafet verir. Nihayet kan ter içinde uyanır ve parmaklarını şakırdatarak oynamaya başlar. Onu böyle gören karısı,
— Çıldırdın mı bey, ne oldu sana, der.
Cimri heyecanla cevap verir:
— Aman hanım sus! Az daha uyanmasaydım iflas edecektim.


GARAJDA BEDAVA
Arabasıyla seyahat eden bir cimri, akşamüzeri yol kenarında, kapısında “Garaj bedavadır.” yazılı bir otelin önünde durdu. Koşup gelen görevliye,
— Lütfen bana garajın yerini gösterir misiniz, dedi.
Ona garajın yerini gösterdiler. Müşteri arabasını içeri soktuktan sonra görevli,
— Valizlerinizi odanıza çıkarayım mı, deyince tereddüt etmeden cevap verdi:
— Gerek yok, otomobilde yatacağım.


SABUN KOKUSU
Şair Ahmet Haşim, gittiği bir lokantadan çıkarken iş yeri sahibine,
— Lokantanızın üstün temizliğini tebrik ederim, diye iltifat etmiş.
Adam,
— Teşekkür ederim, peki bunu nereden anladınız deyince Ahmet Haşim şöyle cevap vermiş:
— Nereden olacak; istisnasız bütün yemekler sabun kokuyordu.

HİZMETÇİ
Evin hanımı işe başlayan hizmetçiye şöyle demiş:
— Biz 8'de kalkar, 9'da kahvaltı yaparız. Sen ona göre hazırlanırsın tamam mı?
Hizmetçi, gayet sakin cevap vermiş:
— Uyanamazsam, siz başlayın.


ÇİNLİ ÇOCUK
Karı koca küçük bir Çinliyi evlat edinirler. Daha sonra da Çince öğrenmeye karar verirler. Çince öğretmeni onlara sorar:
— Çince çok zor bir dildir. Bu yaştan sonra neden öğrenmek istiyorsunuz?
— Evlat edindiğimiz çocuk 1 yaşında. Yakında konuşmaya başlayacak. O zaman ne dediğini nasıl anlayacağız?


DURUMUN NASIL
Babası, Selman’a sordu:
— Sınıfta durumun nasıl?
— Çok iyi babacığım. Kalorifer peteğinin yanında oturuyorum.


KARLI İŞ
Aldığı borcu geri ödememesiyle meşhur biri, tanıdığı zengin bir zata gidip kârlı bir işe girişeceğinden bahseder. Ondan borç olarak beş altın ister. Ardından bu işten kısa zamanda bir altın kazanacağını söyler.
O zat, çıkarıp ona bir altın verir ve şöyle der:
— Al şu bir altını. Hem sen hayâl ettiğin kârı yapmış ol. Hem de ben, dört altın kazanmış olayım.

NE ZAMAN
Okullar bitmiş karne günü gelmişti. Evin ders çalışmamayı alışkanlık hâline getirmiş küçük afacanı zayıflarla dolu bir karne getirdi. Bu durum karşısında anne, büyük çocukla babayı bir kenara çekmiş ikazları sıralıyordu:
— Sakın çocuğun moralini bozmayın, sakın kötü bir şey söylemeyin.
İkazlar özellikle babaya yönelikti. Anne eşinin gözlerinin içine bakarak,
— Hele de sen, sakın çocuğun gururunu kırma, dedi.
Konuşmaları sabırla dinleyen baba daha fazla dayanamayıp sordu:
— Peki, karne için bizim yaramazdan ne zaman özür dileyeceğiz?


MÜZİK
Cimriliğiyle meşhur bir adam komşularına yeni evini gezdiriyordu. Bir odaya girdiler.
— Burası da müzik dinleme odası.
— İyi ama burada müzik âleti yok ki.
— Evet, ama komşunun çaldığı müzik en iyi bu odadan duyuluyor.


HASTA
Hasta olan bir cimri arkadaşı ile doktora gider. Muayeneden sonra arkadaşı sorar:
— Yalnız baş ağrısı çektiğin hâlde neden doktora kalp çarpması ve mide ağrısı çektiğini söyledin?
— Kızımda mide ağrısı, eşimde de kalp çarpıntısı var. Doktora kızım ve eşim için ayrı ücret vermemek için öyle yaptım.


TEKMELEYİN
Paragöz tüccar, dünyaya yeni gelen çocuğunu görmeleri için arkadaşlarını evine davet etmiş. Ardından daveti sevine sevine kabul edenlere şöyle demiş:
– Eve geldiğinizde kapıyı tekmeleyin!
– Peki niçin tekmeleyelim?
– Elleriniz hediyelerle dolu olacak ya…

GÖREV
Genel müdür, işe yeni alınan memura sormuş:
— Şefiniz görevinizle ilgili sizi bilgilendirdi mi?
— Evet müdür bey.
— Neymiş göreviniz, öğrenebilir miyim?
— Evet tabi ki. Sizin her geliş gidişinizde onu uyandırmam gerekiyormuş.

OTEL
Kaldığı otelde geceyi sabaha kadar uykusuz geçirmek zorunda kalan bir adam ertesi sabah otel resepsiyonuna gelerek şöyle demiş:
— Yahu kardeşim bu ne iştir? Sabaha kadar tahtakurularıyla boğuştum durdum.
— Odayı ne kadara tuttunuz?
— İki liraya…
— Eh yani beyefendi… İki liraya size deve güreştirecek değiliz ya!


GÖZDEKİ MOR
— Gözüne ne oldu?
— Hiiiç; süt sağarken ineğin kuyruğu çarptı da…
— Amma yaptın ha, hiç ineğin kuyruğunun çarpmasıyla bir göz bu kadar morarır mı?
— İnek, kuyruğunu oynatmasın diye tuğla bağlamıştım da…


TAM PUAN
Öğretmen öğrencisine sorar:
-Ödevin tamamen doğru bu sefer tam puan aldın,aferin.Bu nasıl oldu?
-Öğretmenim dün akşam babam evde yoktu ödevi ben yaptım.

KİM?
Öğretmen sınıfa sormuş:
— Kim adam olmak ister?
Bütün öğrenciler parmak kaldırdığı hâlde, en arka sıralarda oturan öğrenciden ses çıkmamış. Bunun üzerine öğretmen ona yaklaşıp sormuş:
— Evladım sen adam olmak istemiyor musun, neden parmak kaldırmadın?
— Ben zaten adamım da ondan…


AÇIK ARTIRMA
Parasıyla övünen adamın biri açık artırma sonunda beş yüz liraya bir papağan almış. Parayı ödeyip papağanı alırken sormuş:
—Bu papağan bari konuşabiliyor mu; malum bu kadar para saydık.
—Elbette konuşuyor, karşı tarafta durmadan fiyatı artıran kimdi zannediyorsunuz?

KAÇ LİRA
Matematik dersiydi. Öğretmen öğrencilerine sordu:
—Bakkala gittiniz, 5 liraya bir paket tuz, 2 liraya bir limon, 10 liraya da bir kilogram zeytin aldınız. Bakkala kaç lira vereceksiniz?
Öğrenciler problemi çözüp bir bir parmak kaldırmaya başladılar. Bir süre sonra Fatih dışında herkesin parmağı havadaydı. Bu durum öğretmenin dikkatini çekmiş olacak ki Fatih’in oturduğu sıraya doğru yönelerek sordu:
—Sen neden hesaplamadın?
Fatih sakince cevap verdi:
—Benim babam bakkaldır öğretmenim, biz böyle şeylere para vermeyiz.


BUNCA YIL
Altı yaşına kadar hiç konuşmamış olan çocuğun ailesi onun bu durumuna çok üzülüyordu. O gün kahvaltıda birden,
— Anne şekeri verir misin, dedi.
Annesi ve babası sevinçten nerdeyse küçük dilini yutacaktı:
— Oğlum sen konuşabiliyorsun, şimdiye kadar niye tek kelime etmedin, deyince,
— Şimdiye kadar her şeyi ben istemesem de önüme yığdığınız için konuşmaya ihtiyacım olmadı.

ASANSÖR
Asansöre ilk defa binen Derya babasına heyecanla anlattı:
— Babacığım, küçük karanlık bir odaya giriyorsun. Bir düğmeye basınca üst kat hemen aşağıya iniyor.

SON SAHNE
Çıkarcı bir film yönetmeni ile genç oyuncu aralarında konuşuyormuş:
— İşte senin oynayacağın sahneyi çekeceğimiz uçurum burası…
— Ama burası çok tehlikeli! Düşüp yaralanır ya da ölürsem…
— Sen hiç meraklanma bu sahne filmin son sahnesi zaten…

KOŞU
Gazetesinden başını kaldıran Tuncay, televizyonda, koşan sporcuları görmüş:
— Bu adamlar acaba neden koşuyor, diye sormuş.
— Onlar koşucu, başbakanlık kupası için koşuyorlar, diye cevap vermiş arkadaşı.
— Peki, bu kupayı kime verecekler?
— Birinciye.
— Öbürlerine peki ne verecekler?
— Hiçbir şey vermeyecekler.
— Öyleyse onlar niye koşuyorlar?

BEĞENMEMİŞ
Her şeyden şikâyet etmeyi meziyet sayan bir adam İtalya’ya gitmiş. Geri geldiği zaman arkadaşları ona neler yaptığını sormuş.
- Boş verin. Hiç anlattırmayın. Hiç memnun kalmadım, demiş adam.
- Roma’yı beğenmedin yani, demişler.
- Nesini beğeneyim, baştan aşağıya harabe dolu. Yabancıları gezdirmeye utanır insan.
- Peki ya Venedik?
- Bu kadar şanssızlık olur arkadaş. Venedik’e gittiğimde de şehri baştan aşağı sular istila etmişti.

BETON GİBİYMİŞ
Adamın biri doktora gider. Doktor, onu iyice muayene eder ve teşhisini söyler:
- Karnınızda su toplanmış. Kaslarınızda kireçlenme, böbreklerinizde de kum var. Bir de kanınızda demir miktarı çok fazla.
- Doktor bey desenize beton gibiyim.


TİRYAKİ YOKSA
Bir köylü telaşla bir başka köylüye koştu :
-Bana bak, senin inekler sigara içer mi?
-Çıldırdın mı sen? İnek sigara içer mi hiç?
-Öyleyse ahirin yanıyor, kardeşim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder