6 Şubat 2013 Çarşamba

DÜNYANIN EN ÜNLÜ ÇÖZÜLEMEYEN 6 SORUSU

Dünyanın En Ünlü 6 Çözülemeyen Sorusu :çözülemeyen sorular , dünyada çözülemeyen sorular , dünyanın çözülemeyen sorularıvs..

1-Goldbach Kestirimi

1742'de Goldbach, Euler'e yazdığı bir mektupta "2'den büyük her çift sayı, iki asal sayının toplamı şeklinde ifade edilebilir" önermesinin, ya doğru olduğunu ispatlamasını ya da bunu sağlamayan bir örnek göstererek yanlış olduğunu ispatlamasını istedi. Goldbach kestirimi olarak bilinen bu hipotezle asal sayılar dünyasına yeni bir heyecan geldi. Bu heyecan o gün bugündür tüm matematikseverleri sardı. Yine de henüz bir cevap bulunamadı.

Ayrıca, 2'den başlayarak her çift sayıya 3 sayısı (ki bu bir asal sayı) ekleyerek tek sayılar kümesi elde edilebildiğine göre (örneğin:5=2+3; 7=4+3; 9=6+3...) her çift sayı 2 asal sayının toplamı ise her tek sayı da üç asal sayının toplamıdır denilebilir. Bu ifade de zayıf (ya da tek) Goldbach kestirimi olarak bilinir. Henüz bunun da bir yanıtı yok.



2-Asal Sayılardan Karışık

Asal sayılara ilişkin pek çok bilgi henüz gün ışığına çıkmadı. Bunun yanı sıra ortaya atılmış ama ispatlanmamış pek çok da kestirim var. İşte bunlardan birkaçı:

• n2 ve (n + 1)2 arasında daima bir asal var mıdır?

• İkiz Asallar: İkiz asallar yani aralarındaki fark 2 olan asallar sonsuz tane midir?

(3, 5), (5, 7), (11, 13), (17, 19), (29, 31), (41, 43). ..???

• Bugün hala sonsuz tane elemanı olduğu kesin olarak ispatlanmayan (ama öyle olduğu tahmin edilen) bir diğer küme de farkı 2n olan asal çiftlerinin oluşturduğu kümelerin hepsinin sonsuz tane eleman içerdiği sanısı.Bu kestirimi ortaya atarak problemi genel bir boyuta taşıyansa da Alphonse de Polignac (1849). Örneğin Kuzen asallar olarak bilinen aralarındaki fark 4 olan asal sayıların oluşturduğu küme sonsuz eleman içerir mi?

• (n2 +1) formunda yazılabilen sonsuz tane asal var mıdır?

• Fermat Asalları: 17. yüzyılda amatör matematikçi ünvanı ile bilinen Fermat asal sayılar konusuna oldukça önemli katkılarda bulundu. Bu katkılar arasında doğru olduğunu iddia edip ispatlayamadığı kestirimler de vardı. Örneğin + 1 biçimindeki sayıların her n doğal sayısı için bir asal verdiğini iddia etti. Bu biçimdeki sayılara Fermat sayıları asal olanlara da Fermat asalları denir. Gerçekten de 5'e kadar tüm doğal sayılar için asal değer veren ifadenin yanlış olduğu ancak 100 yıldan fazla zaman sonra anlaşılabildi. n=5 için 232 + 1 = 4294967297 sayısının 641 ile bölündüğünün farkına varansa Euler oldu. Bugün ispatı yapılması beklenen önermelerden bir diğeriyse "Fermat asalları sonlu tanedir" kestirimi. Bu ifadenin en güçlü gerekçesiyse şimdiye kadar sadece 5 tane Fermat asalının bulunmasıdır


• Mersenne Asalları: Fermat'ın sıkça fikir alışverişinde bulunduğu çağdaşı Mersenne 2n - 1 şeklindeki sayılar üzerinde çalışıyordu. Mersenne sayıları (Mn) adı verilen bu sayıların başlangıçta n asal olduğunda asal değer verdiği düşünüldü. Gerçekten de n=11'e kadar doğru çalışan fikir 11'de asal olmayan bir değer alınca bu düşüncenin de yanlış olduğu anlaşılabildi ama 2n - 1'in asal olması için n'nin asal olması gerektiği şartı doğrudur. Yine de matematikçiler bu sayıların peşini bırakmadı. Sonsuz tane olup olmadıkları hala merak edilen Mersenne sayılarından Aralık 2005 itibariyle 43.sü bulundu.



3-Mükemmel Sayı Sorusu

Mükemmel sayı kendisi haricindeki tüm çarpanlarının toplamı kendisini veren sayıdır. Örneğin 6 bir mükemmel sayıdır çünkü kendisi haricindeki çarpanları yani 1, 2 ve 3 toplanınca kendisini verir: 1 + 2 + 3 = 6. Diğer örneklerse 28, 496, 8128 şeklinde gidiyor. Şimdiye kadar hiç tek mükemmel bir sayıya rastlanmamış. Merak edilen böyle bir sayının varolup olmadığı. Eğer vardır diyorsanız bu sayıyı, saklandığı yerden bulup çıkarmalı, ya da olmadığını iddia ediyorsanız bunu ispatlamalısınız.




4-Palindromik Sayılar

Kapak, kütük, sus, yay, kepek kelimeleri ilginç bir ortak özellik ile dikkat çekiyor: düzden ve tersten okunduğunda aynı. Benzer bir yapıya sahip olan palindromik sayılar da düzden ve tersten okunduğunda aynı olan sayılardır:
1991, 10001, 12621, 79388397, 82954345928.
Bu alandaki açık soru ise şöyle:

Hem asal hem de palindromik olan sonsuz tane asal sayı bulunabilir mi?




5-Collatz Problemi

Önce bir pozitif tamsayı seçin. Bu sayıya yapılcak işlem şu:

Sayı tekse 3 katını alıp 1 ekleyin. Sayı çiftse 2'ye bölün.

Aynı işleme çıkan sayıya uygulayın. En sonunda elde edeceğiniz sayı1'dir.

Örneğin 8 sayısını ele alalım:

8-(2'ye böl)-4-(2'ye böl)-2-(2'ye böl)-1

5-(3 katını al 1 ekle)-16-8-4-2-1

Seçtiğiniz sayıya dikkat edin. Örnek olarak 27 sayısını seçtiyseniz 1 sayısını bulmanız için 112 basamak ilerlemeniz gerektiriyor. Tabi kaç basamak alacağı sayının büyük veya küçük olmasıyla ilgili değil. Sadece bu algoritmanın her zaman 1 cevabını verdiğini ispatlamanın peşinde koşmayın. Unutmayın ki sonunda 1 vermeyen bir sayı da varolabilir ve bu da, sorunun cevaplandığı anlamına gelir.



6-Bilindiği gibi asal sayılar düzenli bir dağılıma sahip değiller. Alman matematikçi G.F.B. Riemann (1826 - 1866) asal sayıların dağılımlarının Riemann-Zeta adını verdiği bir fonksiyon ile çok yakından ilişkili olduğunu gözlemledi. Söz konusu olan fonksiyon şöyle:

f(X):1+1/2s+1/3s+1/4s+......

Bu fonksiyon s'nin 1 dışındaki her kompleks sayı değeri için tanımlıdır.

Riemann Hipotezine göre bu fonksiyonun, (s) = 0 ifadesini sağlayan tüm önemsiz olmayan s değerleri, reel kısmı ½ olan düşey doğru üzerine düşer (bu doğruya kritik doğru deniyor). İlk 1 500 000 000 değer için bu doğruluk tespit edilmiş olsa da asıl istenen, söz konusu tüm değerler için doğru olduğunun ispatlanması. Bu sorunun başında 1 milyon dolar ödül konulduğunu unutmayın

PATATES PÜRELİ PANE PİRZOLA



HAZIRLANIŞI:Pirzolayı, kemik ayrım yerlerinden dilimliyoruz. Etlerin üzerlerine et döveceğiyle vurarak hafif inceltiyoruz. Tuzunu ve karabiberini atıyoruz. Bir kaseye yumurtaları kırıyoruz ve çırpıyoruz. Unu bir tabağa, galeta ununu da başka bir tabağa koyuyoruz.

Pirzolaları önce una, sonra yumurtaya, son olarak da galeta ununa buluyoruz. Kızmış sıvıyağda, panelediğimiz pirzolaları kızartıyoruz. Püresi için, patatesleri soyuyoruz ve doğruyoruz. Patatesi haşlıyoruz ve süzüyoruz. Süzdüğümüz patatesleri eziyoruz. Tencereye patatesi alıyouz. Üzerine tereyağını koyuyoruz. Tuzunu ve karabiberini atıyoruz. Azar azar süt ilave ederek püreyi pişiriyoruz. Kıvamı koyulaşana kadar pişiriyoruz. Servis tabağının zeminine karışık yeşilliği koyuyoruz. Pirzolaları üzerine diziyoruz. Kenarlara patates püresi koyarak servis ediyoruz.

KADAYIF DOLMASI



HAZIRLANIŞI: Önce şerbeti için suyu kaynatıyoruz.Kaynayan suyun üzerine toz şekeri döküp iyice kıvam alana kadar kaynatıp soğumaya bırakıyoruz.İçine bir dilim limon koyabilirsiniz. Diğer tarafta kadayıfları taze ve nemli olarak alıp elimizle iyice didikliyoruz.

Bir tutam alıp tezgahta incecik serdikten sonra iri parça cevizleri içine koyarak aynı sigara böreği sarar gibi sarıyoruz. Bütün kadayıfları sardıktan sonra tavamızdaki yağı ocağa koyuyoruz. Kızartma yağı ne soğuk ne de çok kaynar olacak. Her bir kadayıf dolmasını yumurtaya bulayıp fazlasını akıttıktan sonra ocaktaki yağda kızartıyoruz.

SAĞLIKLI BESLENME...(BARDAKTA TAVUK SALATASI)...


HAZIRLANIŞI: Haşlanmış tavuğu doğruyoruz. Kornişon turşuyu ve soğanı da doğruyoruz. Karıştırma kabına doğradığımız malzemeleri koyuyoruz. Mısırı da ilave ediyoruz. İçine tuz ve karabiber atıyoruz. Zeytinyağı döküyoruz.

Kıvırcığı ve marulu da ince ince doğruyoruz. Bardakların zeminine yeşillik koyuyoruz. Üstlerine biraz tuz ve zeytinyağı döküyoruz. Soya filizini üstüne koyuyoruz. Doğradığımız salata karışımını da üstlerine koyuyoruz. Sosu için, yoğurdu bir kaseye koyuyoruz. Üstüne zeytinyağı ve toz kırmızı biber atıyoruz, çırpıyoruz.

BAŞARILI OLMAK İÇİN...

Tatil bitti ve yeni bir eğitim döneminin başındayız. Önümüzde başarılara imza atmamızı bekleyen harika bir dönem başlıyor.
Bu süreç içerisinde başarılı olmak için neler yapmalıyız ve nasıl çalışmalıyız?
Bu dönemki ilk yazımda sizlere okul başarısı için pratik uygulanabilir öneriler aktarmak istiyorum.
Düşünsenize; okullar kapandığı günde, elinizde karneniz var.
Ve karnenize bakıyorsunuz.
Gerçekten sizi ve ailenizi sevindirecek notlarla dolu.
Neler düşünür ve neler hissedersiniz?
Aslında hepinizin büyük bir umutla beklediği sonuç bu.
Çünkü büyük emekler verdiniz, büyük fedakarlıklarda bulundunuz ve sonuçta o muhteşem cümleyi söylüyorsunuz:
“Her şeye değdi”
İşti bu mutluluğu yaşamak ve ailenize yaşatmak istiyorsanız, aşağıdaki önerilerimize kulak verin.
Bilin ki şampiyonlar, her zaman en baştan belli olur.
Şampiyon olmak istiyorsanız, en baştan bunları yapmaya karar verin.
İyi bir başlangıç iyi bir sonucu getirir.
İyi şeyler istemenin anlamı iyi şeyler verme cesaretini gösterebilmektir.
Ayrıca yine bilin ki bunları yapmadığınızda okulların bittiği gün elinizdeki karnenin notlarını ve sizin durumunuzu şimdiden ben görebiliyorum. Amacım size şimdiden neler yaptığınızda sonuçta neler olabileceğini göstermek.
Ben birlikte çalıştığım öğrenci dostlarımda bunu binlerce defa gördüm. Aşağıdaki önerilere uyan dostlarımın mutluluklarına hep şahit oldum.
Umarım bu önerileri okuyan sizler de bu mutlulukları yaşarsınız.
Unutmayın; yarın şimdidir.
Yarınımızı şimdiden yaparız.
Okul başarısı için pratik öneriler
1- Yarın göreceğiniz derse hızlı bir şekilde göz atın.
2- Mutlaka yeterince uyku alacağınız bir saatte yatın. Gece geç yatmak ertesi günü kaybetmek demektir. Unutmayın eksik alınan uyku, ertesi gün öcünü alır.
3- Sabah iyi bir kahvaltı yapın. Kahvaltı günün enerji kaynağıdır. Kahvaltı yapmazsanız derslerin ortasında algı gücünüz zayıflar, tükenir.
4- Dersi derste halledin.
5- Etkili dinlemenin en önemli kuralı öğretmen ile göz teması kurmaktır.
6- Etkili dinlemenin ikinci kuralı, önemli bilgileri not almaktır.
7- Anlamadığınız konuları sorun.
Bilin ki; o konu sınavlarda çıkabilir ve sorabileceğin en uygun zaman o derstir.
8- Derste sizin konsantrasyonunuzu bozan arkadaşlardan uzak durun.
Unutmayın; derste eğlenmek için değil öğrenmek için bulunuyorsunuz.
9- Sizinle aynı hedefleri olan kişilerle arkadaş olun.
10- Okulda, teneffüs aralarında iyi dinlenin, iyi dinlenirseniz bilgileri zihninizi iyi kaydedersiniz.
11- Fastfood yiyeceklerden uzak durun. Bu tür yiyecekler beyin gücünü tam olarak kullanmanızı engeller.
12- Okuldan eve geldikten sonra iyi bir yemek yiyin ve mutlaka yeterince dinlenin.
13- Her gün kesinlikle o gün gördüğünüz dersleri tekrar edin.
Unutma tekrar yoksa başarıda yoktur.
14- Tekrar ettiğiniz konularla ilgili soru çözün.
Bir konuyu anlayıp anlamadığınızı ancak sorularla bilirsiniz.
15- Telvizyon karşısında ya da gürültülü ortamlarda değil, sakin, sessiz bir ortamda ders çalışın.
16- Yatarak ders çalışmayın. Her ders çalıştığınızda uykunuz gelmeye başlar.
17- Mutlaka her 45 dakikada 15 dakika dinlenme arası verin.
Dinlenmeden çalışırsanız çabuk bıkar ve zayıf kaydedersin. Ayrıca bilgileri karıştırırsın.
18- Dinlenme arasında televizyon seyretmeyin. Bir saatlik televizyon seyretmek iki saat kitap okumak kadar beyninizi yorar.
19- İyi dinlenmek için dinlendirici pozitif müzikler dinleyebilirsiniz.
20- Ders çalışırken sadece ders çalışın, müzik dinlemeyin.
21- çalışma masanız düzenli olsun sadece o gün çalışacağınız derslerin kitap ve defterleri olsun.
22- Çalışma masanızda mutlaka su ve kolonya bulundurun. Su zihni diri tutar, kolonya bilincinizi tetikler.
23- Etkili öğrenmek için kendi öğrenme tarzınızı tespit edin. Ve o tarzı kullanarak çalışın. (Bunun için daha önce Öğrenme Tarzlarıyla ilgili yazdığım yazılara bakınız)
24- Konsantrasyonunu artırmak içi bol bol balık yiyin veya Omega 3 vitamini alın.
25- Her televizyon dizisini değil, haftada kalite açısından seçerek en fazla iki dizi seyredin.
26- Her zaman internetin başında olmak yerine, internete günlük ya da haftalık belli bir zaman ayırın. Bu zaman haftalık en fazla üç-dört saat olmalı.
27- Arkadaşlarınıza ayıracağınız zamanı belirleyin. Bu zaman ders çalışmanızı etkilemeyecek bir zaman ve süre olmalı.
28- Mutlaka uygulanabilir iyi bir çalışma programı yapın.
Okul dersleriniz için, ÖSS ve SBS için böyle bir programı bir sonraki yazımda önereceğim.
Başarılı bir dönem sizi bekliyor….
Gösterin kendinizi….
                                                    EFTAL ORHAN...

DOĞAL Bakım

--- ÇATLAYAN Ayak TOPUKLARI İÇİN ---
Malzemeler: Vazelin, Gripin.
Hazırlanışı: Bir kutu vazelinin içine 2 adet Gripin'in içindeki tozu katıp karıştırın. Yatmadan önce ayaklarınıza iyice sürün. Çorabınızı giyip yatın.Sonuç mükemmel.
--- PÜRÜZSÜZ CİLT İÇİN DİNLENDİRİCİ BANYO ---
Malzemeler: Taze nane, tuz.
Hazırlanışı: Yarım le Suyu kaynatın ve içine on adet taze nane yaprağını atıp on Dakika dinlendirin. Ardından bu suyu süzerek ılık Suyla dolu küvetin içine bir fincan Tuzla beraber dökün.
Ne işe yarıyor?: Nane rahatlatıcı, dinlendirici ve Sakinleştirici etkisi kuvvetli olan bir bitki. Tuz ise peeling yapma özelliğiyle cildinizi ölü deri ve hücrelerden arındırır.
Ne zaman kullanmalı?:Haftada bir kez yada ihtiyaç hissettiğiniz an kullanılabilir.
--- KURU CİLTLERE SÜT BANYOSU ---
Malzemeler: Süt, Tuz, bal.
Hazırlanışı: Boş bir Plastik Su şişesinin içinde bir le süt, bir fincan tuz ve yarım fincan Balı çalkalayarak karıştırın. Ve bu köpükle vücudunuzu ovun, sonra durulayın.
Ne işe yarıyor?: Süt banyosu derinlemesine temizler ama epidermisin hassasiyetine zarar vermediği için cildi kurutmaz. Tuz ölü derinin atılmasına yardımcı olur.
Ne zaman kullanmalı?: Haftada bir kez.
--- SELÜLİT İÇİN ---
Selüliti oluşturan nedenlerin başında öojen, doğum kool hapı,gebelik, sigara, hormonal bozukluklar, beslenmede doymuş yağ miktarının fazlalığı ve lenf sisteminin yetersizliği bulunuyor. Selülitten kurtulmak için birçok yönteme rastlamak mümkün. Bizim tercihimiz ise daha doğal ve daha kolay olan yöntemler. Soyun şu portakal kabuğunu
Malzemeler: Rezene, Anason, biberiye.
Hazırlanışı: Cildinizde oluşan portakal kabuğu görünümü artık canınıza tak etti. Öyleyse çok kolay hazırlanan bir karışımla sonunda selülitlere "elveda' diyebilirsiniz. Bunun için sabahları 1 le suya 1 tatlı kaşığı rezene, bir tatlı kaşığı Anason ve 1 tatlı kaşığı biberiye atın. Bu karışımı kısık ateşte 5 dakika kadar kaynattıktan sonra 10 dakika
demlenmeye bırakın. Soğuyan karışımı Gün boyunca bol Limonla tüketin. Selülitlerinizin yok olduğunu yada en azından gözle görünmeyecek kadar azaldığına şahit olacaksınız.
--- PAMUK GİBİ ELLER İÇİN ---
Malzemeler: Limon suyu, zeytinyağı.
Hazırlanışı: Üç damla zeytinyağıyla bir Limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı hemen ellerinize sürün. Yarım Saat bekledikten sonra bir parça pamukla ellerinizi silin, ardından da yıkayın.
Ne işe yarıyor?: Limon suyundaki C vitamini ellerdeki lekeler üzerinde etkili, ayrıca ölü hücreler üzerinde peeling işlevi yapar. Maskenin içindeki zeytinyağı da kuruluğu giderir ve cildi yumuşatır.
Ne zaman kullanmalı?: Ellerinizin kuruduğunu hissettiğiniz her an kullanabilirsiniz. Örneğin; suyla uzun süre temas ettikten sonra.
--- TIRNAKLAR İÇİN ---
Tırnaklar güneşlenme süresince kalınlaşır, şekil anlamında bozulur, kolayca kırılabilir veya pul pul dökülür. Bu esnada deri de değişir.
Malzemeler: Lavanta yağı.
Hazırlanışı: Tırnaklarınızın üzerine süreceğiniz lavanta yağı, etkin bir koruma sağlayarak, sözünü ettiğimiz olumsuzlukları yaşamanıza engel olur.
--- EL MASKESİ ---
Malzemeler: Zeytinyağı, bal.
Hazırlanışı: Maskeyi uygulamadan önce bir süre ellerinizi ılık Suda yumuşatın. Ardından tırnaklarınızı 5 dakika boyunca ılık zeytinyağı ve 1çay kaşığı Balın içinde bekletin. Sonra da Zeytin yağla ellerinize ve parmaklarınıza masaj yapın.
--- İPEK GİBİ SAÇLAR ---
Malzemeler: Yumurta sarısı, rom, Adaçayı yağı.
Hazırlanışı: Derin bir kapta yumurta sarısını, bir kaşık romu ve 4 damla adaçayı yağını iyice karıştırın. Bu karışımı, şampuanla yıkanan ve durulanan temiz saçlara uygulayın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra da ılık suyla durulayın.
Ne işe yarıyor?: Yumurta sarısının saçlar üzerinde yarattığı yumuşatıcı etki, onların çok daha kolay taranır hale gelmesini sağlıyor. Romun içerdiği Alkol, dezenfektan özelliğiyle saç derisini rahatlatıyor. Adaçayı yağının ise arındırıcı etkisi vardır. Kısaca, hazırladığınız bu kremle saçlarınız daha yumuşak ve ipeksi oluyor ve tararken de zarar görmüyor.
Ne zaman kullanmalı?: Bu karışımın haftada bir kez veya iki kez kullanılması uygundur.
--- SAÇ MASKESİ ---
Malzemeler: 2 yemek kaşığı Bal, 1 adet limon.
Hazırlanışı: 2 yemek kaşığı balı bir Limondan elde ettiğiniz suyla karıştırarak saç maskenizi hazırlayabilirsiniz. Maskeyi kuru saçınıza sürüp 10 dakika beklettikten sonra saçınızı iyice durulayın. Maskenin ardından saçlarınız dolgun ve parlak bir görünüm kazanacak.
Ne zaman kullanmalı?: Bu karışımın haftada bir kez veya iki kez kullanılması uygundur.
--- YÜZ İÇİN NEMLENDİRİCİ MASKE ---
Malzemeler: Yumurta sarısı, süt.
Hazırlanışı: Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından Kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra, sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.
Ne işe yarıyor?: Kuru ve nemsiz bir cildiniz varsa bu maske sizin için birebir. İçinde bulunan yumurta sarısı cildinizi beslerken, süt nemlendirecek, yumuşaklık verecek ve sıkılaştıracak.
Ne zaman kullanmalı?: Bu maskeyi haftada bir kez uygulamak yeterlidir.
--- SİYAH NOKTALAR İÇİN ---
Malzemeler: Limon suyu, yoğurt.
Hazırlanışı: Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı,gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin.Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.
Ne işe yarıyor?: Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. yoğurt ise cildi besler,nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.
Ne zaman kullanmalı?: Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.
--- SİVİLCELER İÇİN ---
Malzemeler: Karnabahar, zeytinyağı.
Hazırlanışı: Sekiz adet karnabahar yaprağını iki kaşık zeytinyağı ile beraber mikserden geçirin. Karışımı, problemli bölgeler üzerinde daha yoğun olacak şekilde yüzünüze yayın, on dakika bekleyin ve yüzünü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor?: Karnabahar yapraklarının temizleyici fonksiyonu vardır.
Ne zaman kullanılmalı?: Haftada bir yada iki kez.
--- KIRIŞIKLIKLARA KARŞI MASKE ---
Malzemeler: Kaymak, elma.
Hazırlanışı: Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor?: Kaymak cildi yumuşatır, nemlendirir ve cilde elastiklik kazandırır. Kırışıklara karşı da etkilidir. Elma ise cildin diri kalması için önemli bir etkendir.
Ne zaman kullanmalı?: Haftada bir kez.
--- YAĞLI CİLTLER İÇİN ---
Malzemeler: Bal, süt, limon suyu.
Hazırlanışı: Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin.
Ne işe yarıyor?: Bal cildi yumuşatır ve limon suyunda bulunan aktif Maddelerin daha iyi emilmesini sağlar. Bu maddeler de cildin yağ salgısını dengeler, fazla yağ salgısı sonucu oluşabilecek sivilceleri önler.
Ne zaman kullanılmalı?: İhtiyaca göre 10-15 Günde bir tekrarlayabilirsiniz

5 Şubat 2013 Salı

DÜNYANIN ENLERİ

Dünyanın En“leri…
Dünyanın “en” sıfatıyla başlayarak anlatabileceğimiz durumlarına dikkat ettiniz mi? Her zaman, kendi boyutlarında – biçimlerinde görmeye alışık olduğumuz insan, hayvan, türlü nesne ve durumları, bize “Bu kadar da olmaz.” dedirtecek kadar farklı biçimlerde görünce, şaşırmamak elde değil. Hem şaşıracağınız hem de genel kültür bilgisi olarak öğrenebileceğiniz “dünyanın enlerini“, sizler için sıraladık…
Dünyanın en yüksek şelalesi(Angel – Venezuela – 1.000 m.)


Dünyanın en büyük nehri(Nil Nehri – Afrika)

Dünyanın en yüksek dağı(Everest – Asya – 8.848 m.)

Dünyanın en büyük çukuru(Sibirya – 1,2 km çapında)

Dünyanın en büyük barajı(Çin – 3035 m genişlik, 175 m derinlik)

Dünyanın en büyük çölü(Büyük Sahra Çölü – Orta / Kuzey Afrika)

Dünyanın en büyük faresi(Kapibara – 140 cm – 66 kg)

Dünyanın en büyük köpeği(ABD – Herkül / 1 metre – 128 kilo)

Dünyanın en büyük yanardağı(Tambora – Endonezya)

Dünyanın en büyük mağarası(Carlsbad Mağarası – New Mexico / ABD)

Dünyanın en büyük gölü(Hazar Denizi – Orta Asya – 394.299 km²)

Dünyanın en büyük adası(Grönland – Kuzey Atlantik – 2.175.597 km²)

Dünyanın en sıcak yeri(Al’Aziziyah – Libya – 57,7 Co)

Dünyanın en soğuk yeri(Vostock II / -89,2 Co)

Dünyanın en kalabalık ülkesi(Çin – 1.237.000.000 kişi)

Dünyanın en geniş ülkesi(Rusya – 10.610.083 km²)
Dünyanın en küçük ülkesi(Vatikan – 0.272 km²)


Dünyanın en kalabalık şehri(Tokyo – Japonya – 26.500.000 kişi)

Dünyanın en uzun binası(Suyong Bay Tower – Pusan (Güney Kore): 88 kat 462 m)

Dünyanın en uzun demiryolu tüneli(Seikan – Japonya – 53,9 km)

Dünyanın en uzun karayolu tüneli(St.Gotthard – İsviçre – 16.4 km)

Dünyanın en uzun kanalı(Panama kanalı – Panama – 81,5 km)

Dünyanın en uzun köprüsü(Akashi – Japonya – 1.990 m)

Dünyanın en çok konuşulan dili(Çince (mandarin) – 885.000.000 kişi)

Dünyanın en çok sınır komşusu olan ülkesi(Çin – 15 ülke ile sınırı var.)

Dünyanın en yüksek yerleşim yeri(Webzhuan, Çin – Deniz seviyesinden 5.090 m. yukarıda.)

Dünyanın en alçak yerleşim yeri(Calipatria, Kaliforniya, ABD – Deniz seviyesinin 54 m. altında.)

Dünyanın en uzun kesintisiz sınırı(ABD – Kanada sınırı.)

Dünyanın en büyük geyiği(Nil Nehri – Afrika)

Dünyanın en zehirli yılanı(İnland Taipan – 250 bin fare ve 125 insanı öldürebilir.)

Dünyanın en eski gözlüğü(Asurlular tarafından M.Ö. 700′de yapıldı.)

Dünyanın en eski arabası(1886′da Karl Benz tarafından yapıldı.)

Dünyanın en eski heykeli(Şanlıurfa – 11 bin yıl öncesine ait.)

Dünyanın en eski saati(Mısır – 868-901)

Dünyanın ilk cep telefonu(Motorola – 1983)
 

SIDK İKSİRİ ve DOĞRULUK GÜZERGAHI

Sıdk İksiri ve Doğruluk Güzergâhı
.

Soru: 1) Hazreti Üstad Münâzarât’ta “Her şeyden önce bize lazım olan nedir?” sorusuna üç dört kere “sıdk” diyerek cevap veriyor; doğruluğu, hem ferdî bir fazilet hem de toplumun terakkîsinin iksiri olarak anlatıyor. Bu tesbitini “Küfrün mahiyeti yalandır, imanın mahiyeti sıdktır. Şu bürhan kâfi değil midir ki, hayatımızın bekâsı iman, sıdk ve tesânüdün devamıyladır?!.” sözüyle destekliyor. Bu cevabın hatırlattıklarını lütfeder misiniz?
- Sıdk dendiğinde daha çok doğru söz ve hakikate muvafık beyan akla gelmektedir. Fakat aslında sıdk; doğru sözün yanında doğru davranışı da ihtiva eden, her türlü uydurma beyan ve tavırdan arınmış olmayı da çağrıştıran ve insanın iç-dış, gizli-açık her halini aynı çizgide götürmesi, hilâf-ı vâki her şeye kapanıp, hayatını doğruluğa göre planlaması manalarına gelen daha şümullü bir tabirdir. Nur Müellifi, “Müseylime’yi esfel-i sâfilîne düşüren kizb olduğu gibi, Muhammedü’l-Emin Aleyhissalâtü Vesselâmı âlâ-yı illiyyîne çıkaran sıdktır ve doğruluktur.” der. (01:14)
-Sıdk ve sadâkatte zirveyi tutan; hayal, tasavvur, duygu, düşünce, hatta mimiklerine kadar bütün hal ve tavırları itibarıyla doğruluğa kilitlenmiş olan hak erleri ise “sıddîk” ünvanıyla anılmaktadır. Özü sözü bir, her haline güvenilir bu kahramanlar, çok samimi, pek hâlis ve olabildiğine sâdık insanlardır. Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’i (sallallahu aleyhi ve sellem) ve onun getirdiği her şeyi tasdikte kemale erişen, kendisine sunulan mesajlara -aksine ihtimal vermeyecek şekilde- iman eden ve i’lâ-yı kelimetullahı hayatının gâyesi bilen sıddîkların pîri Hazret-i Ebu Bekir (radiyallahu anh)’tır. Aslında Ashâb-ı Kirâm’ın hepsi birer sıddîktır; ne var ki, onların en önünde yer alan ve sadâkat sancağını taşıyan zat Ebu Bekir efendimizdir. Sıddîkiyet makamı, iman, ihsan, aşk ve marifet makamlarının çok üstündedir. (01:28)
-Lügatlerde “yalan”; gerçeğe aykırı asılsız söz, vâkıaya mutabık olmayan beyan, zatında olmamış bir şeyi var gibi sunma ya da söyleyen insanın bilgisini, düşüncesini, kanaatini -kasdî olarak- tam yansıtmayan bir ifade.. gibi değişik şekillerde tarif edilmektedir. Belâgat ilminde, yalanla alakâlı bir tarif daha vardır ki, o çok dikkat çekici ve ürperticidir. Bu zaviyeden, yalan, Allah tarafından bilinen bir şeyin aksini söylemenin, Allah’ın bildiğine muhalif iddiada bulunmanın ve bir meselenin Cenâb-ı Hak nezdindeki keyfiyetine aykırı söz uydurmanın adıdır. Mesela; hak katında sâlihler arasında bulunan iyi bir insandan bahsederken onu yerden yere vurma ve kötü bir adammış gibi anlatma “İnd-i ilahîde yazılı olan değil benim dediğim doğru!..” deme gibi çok büyük bir küstahlık ve küfre yakın pek korkunç bir yalandır. (02:44)
-Tekvinî emirler binlerce yüzbinlerce dille Cenâb-ı Hakk’ı tasdik etmekte; kainâttaki her varlık kendi lisan-ı haliyle ve kendine has diliyle Mevlâ-yı Müteâl’i zikretmektedir. Semadaki yıldızlar da birer ayettir, deryadaki balıklar da. Bütün mahlukât, çevrelerine R. M. Ekrem’in ifadesiyle “Bir kitabullah-ı âzamdır serâser kâinât / Hangi harfi yoklasan mânâsı hep Allah çıkar.” hakikatini haykırmaktadır. Ayrıca, Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz eşsiz ahlakı, üstün temsili, sayısız mucizesi ile En Yüce Hakikat’i ilan etmektedir. Bütün bu delillere rağmen Allah’ı inkar eden kimseler kizbe giriyorlar demektir. (03:12)
-Sıdk sarayının sultanı Rasûl-ü Ekrem Efendimiz de doğruluk ve güvenilirliği sayesinde pek çok gönlün kilidini rahatlıkla açmıştı. Ebû Cehil, Utbe, Şeybe ve Ümeyye gibi küfrün temsilcileri bile “Vallahi biz bu adamın yalan söylediğine hiç şâhit olmadık.” demek zorunda kalmışlardı. Ebu Cehil, “Aslında biliyorum ki, O peygamberdir. Fakat Hâşimîlerle eskiden beri aramızda bir rekabet var. Onlar, rifâde, sikâye (hacca gelenleri yedirip içirme vazifesi ve şerefi) bizde diye övünüp duruyorlar. Bir de ‘peygamber de bizden’ derlerse işte ben buna dayanamam.” diyordu. (04:12)
-Hazreti Üstad, “Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir zaman Cehennemde hapis nasıl adalet olur?" sorusuna cevap verirken diyor ki, “Katl ve küfür, tahrip ve tecavüz olduğu için, gayre tesirat yapar. Bir dakikada katl, lâakal, zâhirî âdete göre, on beş sene maktulün hayatını selb eder, onun yerine hapse girer. Bir dakika küfür, bin bir esmâ-i İlâhîyi inkâr ve nukuşlarını tezyif ve kâinatın hukukuna tecavüz ve kemâlâtını inkâr ve hadsiz delâil-i vahdâniyeti tekzip ve şehadetlerini reddetmek olduğundan, kâfiri, bin seneden ziyade esfel-i sâfilîne atar, خَالِدِينَ de (Ebedî kalıcılar.. Nisâ Sûresi, 4:169) hapseder.” (28. Lem’a, On Dokuzuncu Nükte) (06:17)
-Bediüzzaman hazretleri “İslâmiyetin esası sıdktır. İmanın hassası sıdktır. Bütün kemâlâta îsal edici sıdktır. Ahlâk-ı âliyenin hayatı sıdktır. Terakkiyatın mihveri sıdktır.” derken sıdkı, sadâkat manasında ele almış; mü’minlerin hem şahsî hem de içtimaî açıdan ilerleyip yükselmelerinin söz, tavır ve davranışlarında doğruluğu kovalamakla beraber, niyetlerindeki hulûsa ve Allah’ın sâdık birer bendesi olarak bulunmaları gerekli olan yerde sâbit kadem durmalarına bağlamıştır. Evet, kendi şahsî hayatında gel-gitler yaşayan, sık sık farklılıklar sergileyen, sürekli değişip duran kimseler muhataplarının içlerine de hep tereddüt salar, şüphe atar ve onları kuşkulara düşürürler. “Acaba bu tavırlarından hangisi doğruydu? Şimdi hangisine inanacak, hangisini esas alacağız?” dedirtirler. Böyle yüzer gezer yaşayan ve hiç güven vaad etmeyen fertler, iktidâ edilecek insanlar olamazlar. (06:51)
-Hazreti Pir, Cennet mekan Yavuz Sultan Selim’in,
“Milletimde ihtilâf ü tefrika endişesi
Kûşe-i kabrimde hatta bî karar eyler beni
İttihadken savlet-i a'dayı def'e çaremiz,
İttihad etmezse millet, dağdâr eyler beni”
sözlerini de iktibas ederek tesanüd (yardımlaşma, dayanışma), vifak ve ittifak üzerinde ısrarla durmuş; en büyük hastalıklardan birinin, ihtilaf; aksine terakkinin önemli bir vesilesinin de vifak ve ittifak olduğunu vurgulamıştır. (08:38)
-Kur’ân, düstûr-u hayat olarak teâvün ve tesânüdü esas almakta; “İyilik ve (Allah’ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah’tan korkun; çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (Mâide, 5/2) buyurmaktadır. Evet müminler dinin emirlerini yaşama ve yaşatma hususunda birbirlerine yardımcı olmalı ve birbirlerine dayanarak dini yaşamaya çalışmalıdırlar. Hadis-i şerifin ifadesiyle, “bünyan-ı marsus” haline gelmiş, kurşunla perçinlenmiş gibi birbiriyle kenetlenmiş, kubbedeki taşlar misali bir birlik ve beraberliğe ulaşmış olmalıdırlar. Zira, vifak ve ittifak, Cenab-ı Hakk’ın inayetine bir çağrıdır. (09:15)
-Başka dünyalardaki kaymalar, ilhad kılıfı içinde ve bütün bütün Allah’ı red şeklinde gerçekleşti; İslam dünyasında ise, Müslümanları İslamiyet’ten uzaklaştırma nifakçılar tarafından yapıldı. (11:18)
-İnanmadığı halde inanıyor görünmek, akide ve düşüncelerinde münkir olmasına rağmen farklı bir tavır ve kanaat sergilemek, her zaman duruma göre hareket edip sürekli iki yüzlü davranmak demek olan “nifak”; ferdî, içtimaî bir riyakârlık ve bir ruh hastalığıdır. Bu hastalığı taşıyan mürâî ve münafık, her zeminde ayrı bir tavırda bulunur, her yerde farklı bir görüntü sergiler ve o rengârenk davranışlarıyla âdeta birkaç hayatı iç içe birden yaşar. Din, iman düşmanlarının açıktan açığa diyanet ve mukaddesata sürekli hücum etmelerine karşılık o, çok defa dinî, millî ve vatanî değerlere saygılı görünerek her zaman ehl-i imanı aldatmaya çalışır.. her zaman sinsi davranır ve moda tabiriyle “takıyye”lerde bulunur.. yerinde herkesi dostça kucaklar ama, fırsat bulunca da arkadan hançerlemeyi ihmal etmez. Bu itibarla da o, din, iman ve Kur’ân düşmanı bir münkirden daha tehlikelidir. (12:18)
-Rasûl-ü Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) münafığın alâmetlerini şu şekilde saymıştır: Kendisine bir şey emanet edildiği zaman ihanet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Birisiyle ahitleştiği, sözleşme yaptığı zaman ona gadreder; söz verse de cayar, sürekli hulf-ül vaadde bulunur. Bir konuda taraf olduğunda haddi aşar, haksızlık yapar; kavga ve nizaları büyütür, düşmanlığa dönüştürür. Evet, Nebîler Serveri, münafığın bu huylarını saydıktan sonra “Bunlar kimde bulunursa o kişi tam münafık olur. Kimde de bunlardan biri varsa, onu terk edinceye kadar o kişide münafıklıktan bir parça bulunmuş olur.” buyurmuştur. Bediüzzaman hazretleri, “Yalan bir lâfz-ı kâfirdir” diyerek bu hakikati bir başka şekilde ifade etmiş; onun küfrün esası ve nifâkın birinci alâmeti olduğunu söylemiş ve küfrün arkadaşı olan kizbden çekinmeleri için mü’minleri uyarmıştır. (13:04)
Soru: 2) Kur’an-ı Kerim’in farklı ayetleriyle, dünyadan ta ukbâya uzanan bir çizgide, Müslümanın güzergâhı “müdhal-i sıdk, muhrac-i sıdk, lisân-ı sıdk, kadem-i sıdk, mak’ad-ı sıdk” şeklinde hep sıdk vasfıyla anlatılıyor. Bu tabirler, yol, azık ve hedef açısından neler ifade etmektedir? (15:33)
-Farsça’dan dilimize girmiş olan “güzergâh” kelimesi, yol ve şehrah mânâlarına gelir. Fakat güzergâh, daha ziyade bir insanın gitmesi gerekli olan yere, varması icap eden hedefe onu ulaştıran yol demektir. Bu hedefler bazen dünyevî, bazen de uhrevî olur. Ancak, dünyevî hedefler, inanmış bir insan için asıl gaye ve maksat olamayacağından, o, bu hedef ve gayeleri dahi sonsuzluk yolunda uhrevîlik hesabına değerlendirir. “Güzergah emniyeti” tabirini ise, insanın, yürüdüğü yolda, herhangi bir arızaya sebebiyet vermemek için, önüne çıkması muhtemel bir kısım hâdiseleri doğru görüp doğru okuması; neyle yürüdüğüne ve nasıl yürüdüğüne dikkat ederek yaptığı/yapacağı güzel işleri teminat altına alması manasına kullanıyoruz. (16:16)
-Kur’an-ı Kerim, müdhal-i sıdk, muhrac-i sıdk, lisân-ı sıdk, kadem-i sıdk, mak’ad-ı sıdk unvanıyla dünyadan ta ukbâya uzanan bir çizgide, hem uzun bir yola, hem yol azığına hem de neticeye işaret buyurmuştur. Dünya, muhteşem bir sistem ve bir fabrika gibi bütünüyle ahiret hesabına işlediği için, müminlerin bir işe teşebbüs ederken, bir beldeye girerken, bir yere hicret ederken, bir yerde ikamete karar verirken; otururken, kalkarken hep sıdkı, sadâkati gözetmeleri ve öbür âlem hedefli yaşamaları gerektiğini işaretlemiştir. (16:45)
-Kur’an-ı Kerim,
وَقُلْ رَبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ
“De ki: Rabbim! Gireceğim yere doğrulukla girmeye, çıkacağım yerden doğrulukla çıkmaya beni muvaffak eyle!..” (İsrâ Sûresi, 17/80) buyurarak, müminlerin birer sıdk u sadakat kahramanı olmaları lazım geldiğine imada bulunmaktadır. (17:04)
-Bir başka ayet-i kerimede
وَاجْعَلْ لِي لِسَانَ صِدْقٍ فِي اْلآخِرِينَ
“Bana sonrakiler içinde bir lisân-ı sıdk (ve bir yâd-ı cemîl) lutfeyle!” (Şuarâ Sûresi, 26/84) buyrulmaktadır. Bu sözü ilk söyleyen Hazreti İbrahim’in bu duası kabul olmuştur; nitekim o Müslümanlar nezdinde hep bir yâd-ı cemîl olarak anılmakta ve dualarla yâd edilmektedir. (18:03)
-Dünyada her adımını doğrulukla ve doğruluğa doğru atan müminlerin ötede ona göre bir mukabele göreceği de Kur’an-ı Kerim’de ifade edilmektedir:
وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْ
“İman edenleri Rabbileri nezdinde kadem-i sıdk (ve hüsn-ü istikbâl) ile müjdele!” (Yûnus Sûresi, 10/2) (19:51)
-Hayatını doğruluğa bağlamış müminlerin ahiretteki makamları da sıdk sıfatıyla yâd edilmektedir:
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍ فِي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَلِيكٍ مُقْتَدِرٍ
“Şüphesiz müttakîler, cennet bahçelerinde ve ırmaklar başında, O gücü her şeye yeten Sultanlar Sultanı’nın nezdinde sıdk oturağı (ve otağında)dırlar..” (Kamer Sûresi, 54/54-55)
-Sıdkın tamamen bir vicdan mârifeti hâline getirilmesi ve insan tabiatının, her hâl ve her tavrında sadâkate düğümlenmesi doğruluk güzergâhının zirvesidir. Bu zirve en büyük mertebe sayılan rızâ makamının remzi şu mübarek sözle ifade edilir:
رَضِينَا بِاللهِ رَبًّا وَبِاْلإِسْلاَمِ دِينـــــاً وَبِمُحَمَّدٍ رَسُـــولاً
“Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, peygamber olarak da Hazreti Muhammed’den (aleyhissalâtü vesselâm) razı olduk.” Evet, en büyük sadâkat, Rabbin rubûbiyetine rızâda, İslâm’ın ilâhî sistem olarak kabullenilmesinde ve Rûh-u Seyyidi’l-Enâm’ın rehberliğine teslimiyettedir. Gerçek insan olmanın yolu da bu çok ağır, çok zor sorumluluğu yüklenmekten geçer. (20:44)
-Sıdk konusundaki hassasiyetiyle hüsn-ü misal olan Abdullah b. Mes’ud Hazretleri hadis rivayet ederken tir tir titrermiş. Peygamber Efendimiz’in mübarek beyanlarını naklederken o kadar titiz davranırmış ki, heyecandan adeta bütün vücudu ürperir ve alnından boncuk boncuk terler akarmış. Meselâ, herkes tarafından bilinen “Bir günahtan tevbe eden, onu hiç işlememiş gibidir” mealindeki hadis-i şerifi söylerken bile birkaç defa ileri gider, geri gelir, ellerini ovuşturur; “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah..” der, o sözü eksiksiz ve ziyadesiz aktarabilmek için âdetâ göbeğini çatlatır ve sonunda da yine “Allahu a’lem” kaydını düşermiş. Talebelerinden biri der ki, “Bir sene boyunca İbn-i Mesud Hazretlerinin yanında kaldığım halde, onun bir kere bile “Rasûlullah buyurdu ki” dediğini duymadım.” İşte böyle bir hassasiyete de isterseniz “dil iffeti” diyebilirsiniz. Adına ne derseniz deyin, söylediğiniz sözlerin vâkıa mütabık olması ve Allah ilmindeki hakikate, yani, o meselenin mahiyet-i nefsi’l-emriyesine denk düşmesi de iffetin diğer bir parçasıdır. İnsan, iffet ve hayâ perdesini yırtmamak için doğrulukta temrin yapa yapa hilaf-ı vâkî beyanlara da bütün bütün kapanmalı ve yalanın gölgesine bile yaklaşmamalıdır. (22:34)
Not: Bu sohbeti yayına hazırladıktan bir iki gün sonra muhterem Hocamız bir Bamteli sohbeti daha yaptılar. "Nağme" olarak neşrettiğimiz o hasbihali henüz görmemişseniz bu haftanın ikinci Bamteli olarak seyredebilirsiniz:
217. Nağme: Takıyye, Mut’a Tuzağı ve Nifak Nezlesi       http://www.herkul.org/index.php/bamteli/bamteli

3 Şubat 2013 Pazar

RENKLERİN iNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Kırmızı

Bu renk kendinizi daha enerjik ve harekete hazır hissetmenizi sağlar. Canlandırıcı etkisi vardır. Motivasyonu, enerji, coşku ve yaşama sevincini, sıcaklık ve aşk duygularını, kan basıncını ve vücut ısısını harekete geçirir. Ayrıca iştah çar. Heyecanı ve hareketi sevenler genelde kırmızı rengini seçerler.



Turuncu

Kırmızı kadar olmasa da enerji ve heyecan veren bir renktir. Turuncu rengi seven insanlar genelde cesur ve maceracı bir kişiliğe sahip olmalarının yanı sıra gülmeyi ve güldürmeyi severler. Aynı zamanda turuncu diyalog ve mizah yeteneğini arttırır.



Sarı

Entelektüel kişiliğe sahip insanların rengi olan sarı rengi yönetmeye ve hükmetmeye olan ilgiyi gösterir. Akıl ve zeka rengidir. Ayrıca güneşin rengi olduğu için insanlara positif duygular aşılar. Dikkat çekicidir.



Yeşil

Bu renk dinlendiren ve huzur veren özelliğe sahiptir. Denge ve uyumun rengi olmasının yanı sıra güvenin rengidir. Giysilerde yeşil kullanımı örf ve adetlere bağlılığı gösterir. Yeşile ilgisi olanların kalbi ve duygu yüzeyleri yüksek olur. Doğanın rengidir.



Turkuaz

Dikkatlerin size yönelmesini sağlar. Genellikle insanlara açık bir iç dünyanız vardır. Bu renkten hoşlananların duygu ve düşüncelerinin saf ve açık olduğu görülür. Giysilerinizde turkuazı kullanırsanız genç ve dinamik kalırsınız.



Lacivert

Düzenin, uyumun, ruhsallığın ve başarının rengidir. Bu rengin insanları sadelikten hoşlanırlar. Sakin ve dingin olma duygularını pekiştirir. Ciddiyet verir. Giysilerinizde laciverde ağırlık verirseniz, sadık, dürüst, araştırıcı ve başarılı birisiniz demektir.



Mor

Ruhsal dünyanın rengi olan mor; asilliği, dengeyi, kendine güveni ve dinlendirici duyguları harekete geçirir. Yaratıcı ve ruhsal özellikler taşıdığından ilahidir ve sanatın rengidir.



Siyah

Güç ve bireyselliğin rengi olan siyah; tutku, hırs, inat ve muhalefet duygularında etkindir. Konsantrasyonu ve özgüveni arttırmakta yardımcı olur. Siyah renk canlılığın ve diğer renklerin reddini ifade eder. Kişiliğin karanlık yönlerini ifade eder.



Beyaz

Temizliğin, saflığın ve masumiyetin ifadesidir. Güven hissi verir. Tarafsızlığın rengidir.



Kahverengi

Kahverengi insanlarda düzen duygusunu ve serbest duyguları harekete geçirir. Toplum içinde rahatlık ve güven verir. Kırmızı ve siyah renklerinden elde edildiği için her iki rengin özelliklerini taşır. İnsanlar bu rengin pozitif etkisiyle gerçekçi bir kişilik geliştirebilirler.



Gri

Uzlaştırıcıdır. Yoğun kullanılırsa bunaltıcı olabilir.