20 Ocak 2012 Cuma

Binalardaki manyetik alanlar, ağrı ve yorgunluk yapıyor

İçeride veya dışarıda oluşabilecek değişimlere göre kendini ayarlayabilen akıllı binalar, sağladıkları rahatlık kadar çeşitli rahatsızlıkları da beraberinde getiriyor. İlk bakışta çekici gibi görünen bu tür binalar, diğer geleneksel binalara göre daha fazla elektrik ve manyetik alan oluşturuyor.



Bu da orada yaşayan ve çalışanlarda baş ağrısı, stres, yorgunluk, uyuklama gibi şikâyetlere sebep oluyor. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, akşam ılık bir duş veya çıplak ayakla toprağa basmanın gün boyu vücutta biriken elektrik yüklerinden arınmayı sağlayacağını belirtiyor.

Akıllı binalarda, merkezi bir bilgisayar sistemi bulunuyor. Bu sistem, binadaki elektrik, elektronik, enerji, bilgisayar, internet, iletişim, ısıtma, soğutma, havalandırma, ses, sulama, güvenlik, yangın, asansör düzeneklerinin en iyi şekilde çalışmasını sağlıyor. Herhangi bir yerde işlev bozukluğu varsa tespit ediyor. Daşdağ, akıllı binaların yapılmasının amacının enerjinin en verimli şekilde kullanılması, çeşitli elektriksel ve elektronik sistemler yardımıyla ideal bir çalışma veya yaşam ortamı sağlamak olduğunu belirtiyor. Akıllı binalardaki iç düzenin kanal içine yerleştirilmiş sistemlerde gizli olduğunu ifade eden Daşdağ, "Diğer sistemleri yerleştirmek için, bu tür binalarda döşeme yükseklikleri, diğer geleneksel binalara göre yüksek olmak zorundadır. Çünkü güncel teknoloji için gerekli kablolama hacmi, yani zeminin altından geçen kablolama düzeyi, bu tür binalardaki zemin yüksekliğinin 25-50 cm arasında değişmesine neden olmaktadır." şeklinde konuşuyor. Daşdağ, zeminin altından enerji taşıyan birçok elektriksel ve elektronik sistemlerin geçtiğini aktarıyor. Daşdağ, "Bu, diğer bir ifadeyle şehirlerdeki enerji nakil hatlarının yer altına alınması gibidir." diyor.

Prof. Dr. Süleyman Daşdağ'a göre kablosuz iletişim gibi sistemlerin yoğunluğu da elektromanyetik alanlar oluşturuyor. Bu tür alanlarda yaşayan ve çalışanlar da elektrik, manyetik ve elektromanyetiğe maruz kalıyor. Bu durum kişide yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı, stres, uyuklama oluşturuyor. Daşdağ, yaptıkları araştırmalarda, kişilerin akıllı binalardan uzaklaştıklarında bu şikâyetlerinde de azalma olduğunu gözlemlediklerini belirtiyor. Daşdağ, ayrıca, gününün önemli bir kısmını bu tür alanlarda geçirenlerin güneş ile etkileşimlerinin de sınırlandığını aktarıyor. Daşdağ, "Bu da D vitaminine ilişkin rahatsızlıklara davetiye çıkarabilir." diyor.



El ve yüz sık sık yıkanmalı


Akıllı binalarda çalışanlar, iki veya üç saatte bir 15-20 dakikalığına bina dışına, açık havaya çıkmalı. Bina dışında el ve yüzlerini yıkayabilecekleri sistemlerden yararlanmalı. Yemek, mümkünse açık alanlarda yenilmeli. Akşam mutlaka ılık bir duş yapılmalı. Zira su, gün boyu vücutta biriken statik elektrik yüklerinden arındırır. Çıplak ayakla toprağa basarak yahut en azından bir iletkene dokunarak da elektrik yükleri boşaltılabilir.

Manyetik alanlar engellenmeli

Prof. Dr. Süleyman Daşdağ'a göre, akıllı binalarda kabloların geçtiği borular, elektromanyetik alanların dışarı sızmasını engelleyen kalitede olmalı. Elektrik, manyetik veya elektromanyetik alan oluşturan araç ve gereçlerin konumlandırılması da çok önemli. Bu hatlar veya araç gereçler, genellikle kişilerin yoğun olarak ve uzun süre kaldıkları bölgelerden uzakta olacak şekilde planlanmalı. Zeminler, elektrik, manyetik ve elektromanyetik alanları engelleyecek bir malzeme ile örtülmeli. Yani gerekli yerler, bu tür alanların insanlarla etkileşimini asgari düzeye düşürecek şekilde planlanmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder