23 Ağustos 2012 Perşembe

GİZLİ EL( Hokkabazlar Ailesi) HİKAYE

Bugün babaannem ve dedemle kovanlığa gittik. Bahçeyi diken basmış. İçeri girmek bir hayli vaktimizi aldı. Meyve dolu dallar eğilmiş. Elmaları toplamak için ağaca tırmandım. Dokuz çuval elma toplamışız. Daha elimizi bile sürmediğimiz bir sürü ağaç var. Onlar, kurda-kuşa rızı olacakmış.
Çalışırken zaman nasıl hızlı geçiyor. Güneş, kızıllığıyla çatallı tepelerin ardına gizlenmeden eve yetişebildik. Çok kirlenmişim, banyo yapacakmışım, ardından da doğru yatağıma. Nas ve Felak surelerini okudum. Evet, kapansın gözlerim, yolculuğa hazırım.
Yastıkla birlikte hiç bilmediğim bahçelerde saatlerce gezdik. O kadar çok meyve gördük ki. Gezerken yastık, ağaçlar için ?Hokkabazlar Ailesi? dedi. Sebebini bizim bahçeye varınca anlatacakmış. Bahçeye vardığımızda bir elma ağacının önünde yastık, ?Haydi, sor sorunu!? dedi. Ben de: ?Neden bu kadar çok meyven var?? diye sordum. Dalları meyve dolu ağaç, ?Sana yapıyorum çocuk, bilmez misin?? dedi. İki şeye şaşırmıştım. İlki, bütün meyveleri benim için yaptığını söylüyordu. İkincisi de sesi, yaşlı bir kadına aitti. Meğer her ağaç bin bir yavrulu bir anne gibiymiş.
?Neden meyvelerini benim için yapıyorsun ki?? dedim. ?Yersen onlar insana dönüşecek. Bak elmama, seveceğin gibi allı güllü boyadım. Kolay tutabil diye yusyuvarlak yaptım. Kolayca saklayasın diye onu en güzel şekilde güzel ambalajladım. Ya tadına, kokusuna ne demeli! Bir de sana ne kadar faydaları var bir bilsen.? dedi. O sıra yastık, söze karışıp, ?Hokkabaz seni!? dedi.
?Ağacın dedikleri doğru, elmalar benim için yapılmıştı. Niçin itiraz ediyorsun ki?? diye çıkıştım. ?Dürbününle bak, bunu neden dediğimi anlayacaksın.? dedi. Ellerimi yuvarlak yapınca, karşımdaki ağaç ezildi, büzüldü sırtı kamburlu, eli çamurlu; ağzı burnu; gözü kulağı olmayan ihtiyar bir nineye dönüşüverdi. Elini çer çöp içinde şöyle bir gezdiriyor, ceplerinden güzel tatlı elmalar çıkartıp hırkasının püsküllerinden sarkan iplere bağlıyordu. Yastık, ?Bak, hokkabaza, elini o çamurların altında gezdirmekle adamın cebinden elma mı çıkarmış? Ağacın ağzı yok ki yaptığının tadını bilsin. Hem burnu da yok, elmaların kokusunu alacak. İyice bak, görüyorsun ki gözü de yok! Elmayı seveceğin renge nasıl boyasın??
?Cebinden kıpkırmızı çıtır elmalar çıkarıp püsküllerine astığını görmüyor musun?? O esnada ağaç, başını sallayıp. ?Yastık doğru söylüyor, bizim vazifemiz hokkabazlık.? dedi. ?Nasıl oluyor peki, yoksa elmaları cebine Gizli El mi koyuyor?? diye sordum. ?Evet, bildin. Sadece cebine koyan değil, elmayı yapan da O. Ağacınki sadece hokkabazlık.? dedi yastık.
Ellerimi dürbün yapıp ağaca bakacaktım ki dedemin nemli ve gıdıklayan öpücüğüyle gözlerimi açtım. Uyanınca dedeme ?Hokkabaz ne?? diye sordum, ?Eskiden panayırlara gelip numaralar yaparak olmayan şeyleri oluyor gibi gösteren kişilerdir.? dedi. Hatta bir tanesi bozuk parayı ağzından yutup kulağından çıkarırmış. Tabi gerçek değil, hepsi numara.
Dedem bugün, yastığımın içinde bulduğum kitabı okuyacak bana. Kitap dağlarda, denizlerde gezip sorular soran bir gezginden bahsediyormuş. Gündüz kendimi fazla yormamam lazım. Yastıkla anlaştık, akşama bulutlarla randevumuz var.

Yalçın Bilge Kemerci
GONCA DERGİSİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder