20 Haziran 2016 Pazartesi

NAMAZ EN MÜHİM İBADET (YENİ HAYAT)

Efendiler Efendisi’nin (sas), Rabb’ine ‘aşk’ ile takdim ettiği ve en lezzet aldığı ibadettir namaz. Bu sebeple Müslümanlar namaza çok dikkat etmeli. Zira kulun ilk sorguya çekileceği ibadet namazdır. Zina değil, içki değil, başka bir şey değil namaz! Bundan, diğer hususların önemsiz olduğu değil; aksine namazın ehemmiyeti anlaşılmalı. Çünkü hakiki namaz zaten insanı fuhşiyattan meneder, içkiden uzaklaştırır, kötü alışkanlıkları unutturur…
Bir insan namaz kılmıyorsa, hayatının en büyük kayıp kuşağında yaşıyor demektir. Oruç, namaz kılmaktan daha kolay bir ibadettir. Hac da öyle. Hac ruha ibadet neşvesi aşılarken, nefse de seyahat hazzını tattırır. Günde, ferdin şuurunun derinliğine göre beş defa Allah’a arz-ı ubudiyeti onu çok yüceltir. Evet namaz deyip geçmemeli; namazdan vazgeçen, korkulur ki yarın bir gün dinden de vazgeçebilir… Namazda miraç vardır. Ama, herkes bunu namazda kendi samimiyetine göre hisseder ve kabiliyeti nisbetinde yükseldiğini duyar. Herkesin hissettiği kendi miracıdır ve bu mirac bazılarının ayağından geçer, bazılarının da başından. En mükemmel mirac Efendimiz (sav)’in miracıdır ki bizler de ümmeti olarak O’nun (sas) miracını örnek almalıyız.

Birlikte yaşama ahlâkını diriltmeliyiz

Îsar ruhunu yaşatmak lâzım. Başkalarının hissiyâtıyla, ihtiyacıyla kendimizi doğrudan mesul görmeliyiz. Yanımıza gelen her insana, ihtiyacını giderme adına aç mı, açıkta mı, istirahati mi gerekiyor, sormalıyız. Yedirmeli, içirmeliyiz. Bu duygu çok önemli. Ama maalesef, pek çok insanda “başkaları için yaşama ruhu” tam mânâsıyla yerleşmemiş. Bu üzüntü verici bir durum. Siz sofradasınız fakat arkadaşınızın oturacak sofrası bile yok. Kimsenin bunu görememesi elem verici bir durum.
Bir de bizimle beraber çalışan, hizmet veren insanları soframızdan ayrı bırakmak, onlarla aynı sofrayı paylaşmamak doğru değildir. Bize düşen, insan olarak herkesi aziz bilmek ve aziz tutmaktır. Ayrıcalığa düşmek bizim ahlâkımızla, peygamberî ahlâkla bağdaşmaz.
Ayrı mekânlarla, ayrı makamlarla, ayrı imkânlarla kendimizi insanlardan ayırmamalıyız. İnsanları küçük görmemeliyiz. Ne iş yaparlarsa yapsınlar, herkesi aziz bilmeli, aziz tutmalı; yemeğimizi, soframızı onlarla paylaşmalı ve farklı muamelelere girmekten sakınmalıyız. “Fâni dünya” demek kolay; fakat onun fânî olduğunu hissetmek çok zordur. Rabb’im hepimize hissettirsin.

Gökler ötesinden nurlar
Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek selâmete ersinler. (Bakara 186)
Söz sultanı’ndan (sallallahu aleyhi ve sellem)
Fahr-i Âlem Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: “Gerçek Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların emniyet ve selamette olduğu kimsedir. Hakiki muhacir de Allah’ın yasakladıklarından uzaklaşıp Allah’ın hoşnut olduğu şeylere hicret edendir.” (Sahih-i Buhari; Müsned-i Ahmed b. Hanbel)
Rabb’e münacât
Ya Rabb’i! Ehl-i iman hakkında kötülük düşünen ne kadar şerir insan varsa sen bizi onların şerlerinden ve tuzaklarından koru. Kâfirlerin azgınlıklarını, facirlerinentrikalarını başımızdan defet.
Salavatnâme
Allahümmesalli alâ seyyidinâ Muhammedin minessemâvâti vel arzı ve minel arşil azîm.

KAYNAK:https://www.yenihayatgazetesi.com/namaz-en-muhim-ibadet-24782

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder