13 Nisan 2012 Cuma

Karar sizin!

Kâfirin kâfirliğini yapmasını hiç yadırgamıyorum da, mü'minin çeşitli sebeplerle, kâfir sıfatlarına takılıp kalmasını hazmedemiyor ve buna bir türlü mana veremiyorum. Evet, bir müessese içinde iki insan birbirlerinin hizmetlerini engelliyorsa, kâfir olmasalar bile, kâfirlik yapıyorlar demektir. Hırsları, kaprisleri, haset ve kıskançlıkları sebebiyle başkalarına çelme takıyorlarsa kâfirlik yapıyorlar demektir. Her mü'minin her sıfatı mü'min olmayabilir tıpkı her kâfirin her sıfatının kâfir olmadığı gibi. Yukarıda zikredildiği şekilde davranan insanlar, üzerlerinde kâfir sıfatı taşıyan mü'minlerdir. Fakat bizim sıfat olarak kâfirliği bırakıp mü'minliğe açılmamız lâzımdır. Zira Allah, insanlara, taşıdıkları sıfat ve o sıfatlara göre yaptıkları amelleri nazara alarak muamelede bulunuyor. Ve bence, üzerinde hassasiyetle durulacak mesele de işte budur! Tekrar ediyorum mü'min, kâfir sıfatlarının mağlûbu olmamalıdır. Meselâ, düşünmemek, sistemli çalışmamak, vahdeti zedeleyici davranışlar içine girmek, mü'minlere karşı hazımsızca davranmak, küçük küçük meseleleri öne çıkartıp büyütmek, kavga etmek, dedikodu, gıybet ve suizanlara girmek... Evet, bütün bunların hepsi birer kâfir sıfatıdır. Ve bunca kâfir sıfatını üzerinde taşıyan bir insanın ve böylesi insanları bünyesinde barındıran bir müessesenin muvaffak olması kat'iyen düşünülemez. Ne kadar arzu ederdim, 24 saat hizmet uğrunda ölesiye çalışan çalışıp muvaffak olan bir arkadaşın, gelip bana 'Hocam, Allah bana şunları, şunları yaptırdı. Fakat ben, bu işlerin benden olduğunun bilinmesini istemiyorum. Ben yine aynı şekilde perde arkasında ölesiye çalışsam, çalışsam ama tembel oturan miskin bir insan gibi görünsem.' demesini. Evet, yıllardan beri günümüz insanından benim beklediğim hep bu oldu. Heyhat! Bunu bulduğumu söylemede biraz zorlanacağım. Ne yapacağız o zaman? Gelin mukaddes tanıdığımız değerler üzerine yemin edelim. Dinimiz üzerine.. çoluk çocuğumuz üzerine.. ailelerimiz üzerine yemin edelim.. Rabbimize en yakın olduğumuz dakikalarda.. gecenin sessizliğinde: 'Eğer bu müessesede kavga çıkartırsak, hazımsız davranırsak, gıybet yaparsak, suizanna düşersek çoluk-çocuğumuz, mal ve menalimiz şöyle olsun-böyle olsun!..' diyelim ve söz verelim birbirimize.. el sıkışalım ve kenetlenelim birbirimizle.. ücret esnasında Ali Bey, Veli Bey diyerek kendimizi kenara çekelim ama hizmet adına gelen tekliflere de 'Başüstüne' deyip hemen o işi yapmaya koyulalım. O zaman, işte bu ruhun karşısında ne kâfirin gücü, ne şeytanın plânı, ne ifritlerin dehası ne de nefsin vesvese ve desiselerinin tesirinin kalmadığını göreceğiz.. ve işlerin ahenk içinde yürüdüğünü müşahede edip, aşk u şevkle yeniden kanatlanacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder